-
Hereditary behavior of varicocele (scı-scı expandıe)
Abstract Summary: This study investigates the familial risk of varicocele by examining the first-degree relatives of men with known varicoceles. Among 49 men with clinical varicocele who presented with infertility, testicular pain, or scrotal swelling between June 2008 and May 2009, 66 first-degree relatives were screened. Compared to a control group of 100 men without varicocele, the prevalence of palpable varicocele in first-degree relatives (33.9%) was significantly higher (3 times) than in the control group (12%). Fathers (21.1%) and brothers (36.2%) of patients with varicocele showed the highest prevalence. The study suggests a hereditary aspect of varicocele and recommends counseling for male relatives of affected individuals regarding the increased risk. This study highlights the need for further research into the genetic causes and clinical impact of varicocele inheritance.
-
Protective effect of caffeic acid phenethyl ester on cyclosporine a-ınduced nephrotoxicity in rats (scı-scı expandıe)
This study investigates the protective effects of Caffeic Acid Phenethyl Ester (CAPE) against Cyclosporine A (CsA)-induced nephrotoxicity. CsA is a potent immunosuppressive agent commonly used after organ transplantation but has significant nephrotoxic effects, which limit its widespread use. CAPE, a natural compound with strong antioxidant and anti-inflammatory properties, has been shown to reduce oxidative damage in various tissues. Materials and Methods: Wistar-albino female rats were divided into four groups: Control (saline only), CAPE (10 μmol/kg/day for 11 days), CsA (15 mg/kg/day for 10 days), and CsA + CAPE. Biochemical analyses included measurements of blood urea nitrogen (BUN), creatinine (Cr), lipid peroxidation (MDA), myeloperoxidase (MPO), superoxide dismutase (SOD), and catalase (CAT) activities. Results: CsA administration significantly increased BUN and creatinine levels, indicating renal impairment. The CsA + CAPE group showed reduced creatinine levels comp
-
The impact of nıh-ıv prostatitis on early post-operative outcomes of the impact of nıh-ıv prostatitis on early post-operative outcomes of transurethral resection of the prostate in patients with symptomatic benign prostate hyperplasia (scı-scı expandıe)
Abstract Transurethral prostate resection (TURP) is still considered the gold standard in the treatment of symptomatic benign prostate hyperplasia (BPH). Category IV chronic prostatitis (CP) is described by the National Institute of Health (NIH-IV) as the asymptomatic inflammation of the prostate and it may be detected along with benign prostate hyperplasia (BPH) during histological examinations of the prostate. In this study, we evaluate the impact of the presence of NIH-IV defined prostatitis on early post-operative outcomes of transurethral resection of the prostate. Materials and methods: Between 2004 and 2008, medical records of 247 patients who underwent TURP in Adana Numune Training and Research hospital were examined, retrospectively. Patients who had a histological diagnosis of only BPH were considered in Group 1 whereas Group 2 consisted of patients with both NIH-IV CP and BPH simultaneously. Factors such as total prostate specific antigen (tPSA) levels, International Prosta
-
Göstermeye çalıştığımız ve gizlemeye çalıştığımız arasındaki bağ: insan olmanın derinlikleri
İnsanın ruhsal yapısının en karmaşık taraflarından biri, dış dünyaya yansıttığı imaj ile içsel dünyasında sakladığı gerçeklik ortasındaki uçurumu anlamaktır. Bu iki dünya, bir yanda toplumsal kabul arayışı, öbür yanda ise bilinçaltına itilmiş dehşetler, dilekler ve baskılar ortasında sıkışıp kalır. Carl Jung’un belirttiği üzere, “İnsanın göstermeye çalıştığı şeyle gizlemeye çalıştığı şey ortasında sıkı bir bağ vardır.” Bu bağ, insanın şuurlu ve şuur dışı ortasındaki etkileşimi, toplumsal maskeler ve içsel gerçeklikler ortasındaki çelişkileri anlamanın anahtarıdır.
-
Obsesif kompulsif bozukluk (okb) hayat boyu sürer mi?
OKB, birçok bireyde kronik bir seyir gösterse de, bu durum kişinin hayatı boyunca bu hastalıkla tıpkı şiddette gayret edeceği manasına gelmez. Uygun tedavi ve terapi teknikleri ile semptomlar büyük ölçüde denetim altına alınabilir ve kimi bireylerde neredeyse büsbütün kaybolabilir.
-
Transaksiyonel analiz çerçevesinde ebeveyn tutumlarının çocuklara etkisi
Ebeveyn tavırlarının çocuklar üzerinde tesirli olduğunu daha evvel duymuşsunuzdur ve ya okumuşsunuzdur. Ebeveyn tavırlarının çocuğu nasıl şekillendirdiği, çocuğun özgüvenini ne biçimde etkilediğini ve ya çocuğu ne kadar bağımsızlaştırdığı gibi…Aslında bu liste oldukça uzun ve ayrıntılı. Daha evvel bildikleriniz ya da öğrendiklerin tahminen dışında bugün ebeveyn tavırlarının çocuğun hayatındaki yaşam konumunu nasıl etkilediğinden ve birebir vakitte yetişkinliğinde nasıl izler taşıdığından bahsedeceğim.
-
Protective effect of vitamin e and melatonin against radiation ınduced damage in testes of rats (scı-scı expandıe)
This study investigates the protective effects of Vitamin E and Melatonin against gamma ray-induced damage in rat testes. A total of 40 Wistar rats were divided into four groups. The first three groups were exposed to 360 cGy gamma radiation using a Cobalt-60 apparatus. After radiation exposure, the first group received Vitamin E (100 mg/kg/day), the second group received Melatonin (100 mg/kg/day), and the third group received 0.9% saline solution. The fourth group served as the control group and received only saline without radiation. Five days later, the rats’ testes were removed and analyzed for Malondialdehyde (MDA) levels and histopathological damage. The Melatonin group showed no significant difference in MDA levels and tissue damage compared to the control group (p>0.05). However, in the Vitamin E and saline groups, both MDA levels and tissue damage were significantly increased (p<0.05). In conclusion, Melatonin demonstrated a strong protective effect by preventing free ra
-
İkarus’un kanatları altında: duygusal uçuşların ve denge arayışının hikayesi
Pek çoğumuz, Yunan mitolojisindeki İkarus’u biliriz. O, babası Daedalus’un ihtimamla hazırladığı balmumuyla yapıştırılmış kanatlarla labirentten kaçarken, “Ne çok alçaktan uçmalısın, zira denizin nemi kanatlarını ıslatır, ne de çok yükseğe çıkmalısın, zira güneşin sıcaklığı balmumunu eritir” ikazına karşın, özgürlüğün ve güneşin cazibesine kapılıp çok yakına uçan genç bir kahramandır. Güneşe her yaklaştığında, kanatlarını tutan balmumu erir ve trajik bir halde denize düşerek hayatını kaybeder. Fakat bu mit, sırf uçuş ve özgürlük tutkusu üzerine bir ihtar değil; birebir vakitte duygusal uçuşların, denetimsiz aşırılıkların ve istikrar arayışının üniversal bir metaforudur. Bugün bu öyküden yola çıkarak, bilhassa bipolar bozukluk üzere duygudurum dalgalanmalarıyla çaba eden bireylerin, olumlu hisleri yaşarken nasıl istikrarda kalabileceklerine dair değerli ipuçları bulabiliriz.
-
Bağımlılığın psikolojisi : ‘’istersem bırakırım’’
Bağımlılık, ziyanlı fizikî ve ruhsal tesirlerine karşın yaygın olarak kullanılan bir rahatsızlıktır. Unsura karşı tolerans ve mahrumluk gelişimi, duygusal bozukluklara yol açarak bireyin hayatını olumsuz tesirler. Bağımlılık, genetik, nörogelişimsel ve sosyokültürel faktörlerin etkileşimiyle şekillenen kronik bir hastalık olarak tanımlanabilir. Birey, bağımlı olduğu nesneye yahut davranışa karşı konulamaz bir istek duyarken, bu süreç ruhsal ve biyolojik seviyede karmaşık etkileşimlere sahiptir (Özdengül vd., 2021).
-
Ah o ergenlik yok mu?
Ergenlik devri, bireyin ferdî gelişimi açısından kritik bir süreçtir. Bu süreçte yaşanan sorunlar, bireyin gelecekteki ruhsal ve toplumsal hayatını etkileyebilir.