Jung’un ‘gölge’ kavramı, bireyin bastırdığı, kabul etmekte zorlandığı, toplumsal olarak uygun bulunmayan taraflarını tanımlar. Günümüzde bu gölge benlik, toplumsal medyada ‘filtreli kimlikler’ ile görünmez hale getirilmekte, lakin bireyin ruhsal bütünlüğünü derinden etkilemektedir. Bu makalede, gölge benlik kavramı ile dijital kimlik ortasındaki münasebet psikodinamik bir çerçevede ele alınacaktır.
Teknolojiyle doğan ve dijital dünyada büyüyen Z nesli, kontaklı olmanın doruğunda yaşıyor üzere görünse de, gerçekte hiç olmadığı kadar yalnız hissedebiliyor. Toplumsal medya, dijital bağlantı ve kişisellik vurgusu; Z jenerasyonunun yalnızlık tecrübesini hem şekillendiriyor hem de derinleştiriyor. Bu makalede, Z jenerasyonunda yalnızlığın ruhsal temelleri, toplumsal temas biçimleri ve ruhsal tesirleri ele alınacaktır.
Günümüz toplumlarında muvaffakiyet, üretkenlik ve daima meşgul olma hali bir hayat biçimi haline gelmiştir. Bilhassa genç yetişkinler ve kentli profesyoneller ortasında yaygınlaşan ‘hustle culture’ yani durmaksızın çalışma kültürü; tükenmişlik, kronik gerilim ve kimlik karmaşasına neden olmaktadır. Bu makalede, hustle kültürünün ruhsal tesirleri ve bu yapının içinde ruh sıhhatini müdafaanın yolları ele alınacaktır.
Çağdaş münasebetler giderek dijitalleşirken, aşkın tabiatı da dönüşmektedir. Flört uygulamaları, algoritmalar ve eşleştirme sistemleri, insan bağlarında yeni bir devri başlatmıştır. Artık şahıslar, aşkı sokakta ya da tesadüflerde değil; ekranlarda, filtrelerde ve ahenk yüzdelerinde aramaktadır. Bu yazıda dijital aşkın ruhsal temelleri, algoritmalarla şekillenen ilgilerin dinamikleri ve bu sürecin bağlanma, beklenti ve doyum üzerindeki tesirleri ele alınacaktır.
Toplumsal medya, bireylere görünür olma, kendini tabir etme ve takdir görme fırsatı sunarken; birebir vakitte dert, yetersizlik ve performans baskısı üzere olumsuz ruhsal tesirler yaratmaktadır. Bu çağda bireyler sırf yaşamakla kalmamakta, yaşadıklarını daima görünür kılmak zorundaymış üzere hissetmektedir. Bu makalede, görünürlük baskısının birey üzerindeki dert seviyesine tesiri, psikodinamik nedenleri ve baş etme yolları ele alınacaktır.
Çağdaş çağın en büyük bağımlılıklarından biri dijital ekranlardır. Akıllı telefonlar, toplumsal medya uygulamaları, anlık mesajlaşmalar ve bildirimler, bireyin zihinsel süreçlerini daima olarak uyarır. Bu uyarılma hali, beynin dinlenme ve toparlanma döngüsünü bozar. Dijital detoks, bu döngüyü yine düzenlemeyi amaçlayan ruhsal bir süreçtir. Bu makalede, dijital detoksun neden gerekli olduğu, ruhsal temelleri ve uygulama stratejileri ele alınacaktır.
Yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi, ruh sıhhati hizmetlerinin tabiatını ve terapist kimliğini derinden etkilemeye başlamıştır. Bilhassa ChatGPT üzere büyük lisan modellerinin danışanlar tarafından ferdî sorulara cevap almak, takviye aramak ya da bilgi edinmek için kullanılması, psikoterapi alanında değerli etik, mesleksel ve psikodinamik tartışmaları gündeme getirmiştir. Bu makalede, yapay zekânın terapist rolüne tesirleri ve bu yeni sistemin terapist kimliğini nasıl dönüştürdüğü ruhsal bir çerçevede ele alınacaktır.
Günümüzde yapay zekâ teknolojileri, bireylerin günlük yaşantılarında kıymetli bir yer tutmaktadır. Bilhassa ChatGPT üzere gelişmiş lisan modeli tabanlı sohbet botları, bilgiye süratli ulaşım ve bağlantı kolaylığı üzere avantajlarıyla ön plana çıkmaktadır. Lakin, bu teknolojilerin daima ve ağır kullanımı, bireylerin bilişsel fonksiyonları üzerindeki tesirlerini tartışmalı hale getirmiştir. Bu makalede, ChatGPT kullanımının bilhassa dikkat, hafıza, düşünme suratı ve sorun çözme maharetleri üzerindeki muhtemel olumsuz tesirleri ruhsal açıdan değerlendirilecektir.
Bu şiiri kendine sevgi ve şefkatle yaklaşamayan,mükemmeliyetçi ,kontrolcü, korkulu bireylere ithafen yazdım. Bu şiir kendine yeterli davranmaya çalışan hatta bu şiiri okuduktan sonra ömründe bir değişiklik arz edenlere ikramım olsun.Okuduktan sonra …