Anksiyetenin sessiz kardeşi: iyi hissetme zorunluluğu sendromu

Her Şey Yolundaymış Üzere Yapmak
Danışanların birçok, terapiye geldiklerinde yaşadıkları hissin “haklı” bir nedeni olması gerektiğine inanır. Bu, toplumsal muvaffakiyet ölçütlerinin duygusal gerçekliğimizin önüne geçtiğini gösterir. “İyi bir işin var, sağlıklısın, neden bu kadar üzgünsün ki?” üzere sözler, kişinin kendi hissini küçümsemesine neden olur.
Oysa psikolojide hisler, mantıklı olup olmamalarıyla değil, varlıklarıyla gerçektir.
Sürekli Düzgün Hissetmeye Çalışmak da Bir Savunmadır
Freudyen bakışla söyleyecek olursak; her daim uygun hissetme isteği, bir savunma düzeneği olabilir. Bastırılmış öfke, yas, kıskançlık, kırgınlık üzere “kötü” kabul edilen hisler, yüzeye çıkamadıkça vücut ve davranışlar üzerinden kendini gösterir.
Bu bireylerde sık görülen belirtiler:
Sürekli diğerlerini şad etmeye çalışma
Aşırı güleryüz ve enerjik olma hali
Gerçek hislere dokunulduğunda ortaya çıkan ani boşluk hissi
Kendine “yorgunum” demekten bile suçluluk duymak
Terapi Ne Sağlar?
Terapi, yalnızca berbat hislerin çözülmesi için değil, uydurma yeterli hissetme hâllerinin sorgulanması için de inançlı bir alan sağlar.
Kişi, birinci kere “bugün hiçbir şey yolunda değil ve ben yeniden de uygunum demek istemiyorum” dediğinde gerçek terapötik süreç başlar.
İyilik hali, tabiatıyla gelir. Ona zorla ulaşılmaz.
Sürekli keyifli olmaya çalışmak, uzun vadede kişinin iç sesini bastırmasına neden olur. Bu da içsel yabancılaşmanın temelidir.
Ne Yapabiliriz?
İyi hissetmek zorunda olmadığını fark etmek, birinci adımdır.
Gün içinde “şu an ne hissediyorum?” sorusunu sormak
“Bunu hissetmemin bir nedeni olmak zorunda değil” diyebilmek
Sosyal medya detokslarıyla dış referanslılığı azaltmak
Kendi iç dünyasına karşı daha meraklı, daha yargısız olmak
Sonuç Yerine:
Kendimizi daima düzgün hissetmeye zorladığımızda, duygusal bağışıklık sistemimizi zayıflatırız. Meğer hislerimizin tamamı —hüzün, öfke, kırgınlık, boşluk— bizim içsel pusulalarımızdır. Onları bastırmak değil, duymak iyileştiricidir.
Mutluluk bir gaye değil, bazen de yan eser olabilir.
Ama gerçeklik her vakit güzelleştirici olandır.
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz