MESANE KANSERİ TEDAVİSİ Mesane kanserinin tedavisi tümörün evresine, derecesine, hastanın genel durumuna ve öteki faktörlere nazaran değişir. Mesane tümörü olan bireyler ürolog,onkolog ve radyasyon onkoloğundan oluşan bir grup tarafından tedavi edilmelidir. Tabipler her hastanın durumuna nazaran tedavi halini belirlerler ve bir yahut birden fazla tedavi metodu önerebilirler. Bunları hekimleri ile tartışmak hastalar için çok kıymetlidir. TEDAVİ İÇİN HAZIRLAMA Mesane tümörlü pek çok hasta kendisine uygulanacak tıbbi tedavinin seçiminde etkin rol almak için, hastalığı hakkında mümkün olan en fazla bilgiye sahip olmak istemektedir. Kanser tanısı alınınca yaşanan şok ve gerilim (sıkıntı) çok olağandır. Bu yüzden doktora sorulması gereken herşey o anda sorulamayabilir. Hastalar hekimin dediklerini unutmamak için not alabilir yahut yanlarında bir yakınını yahut arkadaşını getirebilirler. Aşağıda tedaviye başlamadan evvel sorulması beklenen olan birtakım sorular verilmektedir: * Teşhis nedir? *
MESANE Mesane(idrar torbası) karın alt kısmında içi boş bir organdır ve böbreklerde kanın süzülmesi sonucunda oluşan idrarı biriktirir. idrar mesaneye üreter ismi verilen iki tüp aracılığıyla geçer. Mesanede biriken idrar belirli bir hacime ulaşınca, işeme yoluyla atılır. Yani mesane idrarın birikmesi ve boşaltılmasını sağlayan dinamik bir organdır. Mesanenin dolup boşaldıkça hacmini değiştirmesine yardım eden kas katmanı vardır. İdrar mesaneden dışarıya üretra ismi verilen bir tüp aracılığıyla atılır. MESANE KANSERİ Birçok kanser köken aldıkları dokuya yahut yere nazaran isimlendirilir. Yalnızca mesanenin yüzeyel katmanına (en iç katmana) sonlu kansere yüzesel kanser yahut kasa invaze olmayan kanser ismi verilir. Tedavi sonrası, kasa invaze olmayan kanser nüks edebilir (tekrarlayabilir). Nüks çoklukla birebir özelliklere sahip yeniden kasa invaze olmayan bir kanserin, eski yerinde yahut mesanenin öbür bir yerinde görülmesi formunda karşımıza çıkar ve bunların çok büyük çoğunluğu bedenin ba
Depremzedelerin çoğunluğu acılı,endişeli,öfkeli ve çökmüş durumdaydı. Şaşkınlık yerini hayatta kalanlar için çabaya bıraktı.
Öbür programların bilakis çocukların kendi başlarına sorun çözme yetenekleri desteklenir. Uygulayıcının verdiği tek yardım; Tayfun sembolüdür.( seçici dikkat) Hem bir sorun faklı yollardan çözülebilir, hem de frustrasyon toleransı gelişmiş olur. Sonuç olarak günlük hayat simule edilmiş olur.
Disosiyasyon, kişinin zihinsel fonksiyonlarında ve şuur akışında bir kopukluk yahut kesinti yaşadığı ruhsal bir durumdur. Bu durum, çoklukla travma, şiddetli gerilim yahut çok duygusal yüklenmeler sonucunda ortaya çıkar. Disosiyatif bozukluklar, bireylerin kimlik, hafıza, çevresel farkındalık yahut duygusal reaksiyonlar ortasında bir kopukluk yaşamasına neden olabilir. Temel Özellikler: Duygusal Kopukluk: Kişi, etrafına yahut kendi hislerine yabancılaşmış hissedebilir. Hafıza Kaybı (Amnezi): Travmatik olaylarla ilgili anılar şuurdan büsbütün silinebilir yahut bulanık hale gelebilir. Kimlik Bölünmesi: Birey, farklı kişilik durumları geliştirebilir (örn. Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu). Gerçeklikten Kopma: Derealizasyon (çevrenin gerçek dışı algılanması) ve depersonalizasyon (kişinin kendine yabancı hissetmesi) yaygındır. Disosiyasyon çoklukla bir savunma düzeneği olarak fonksiyon görür ve bireyi dayanılmaz bir duygusal acıdan müdafaaya çalışır. Tedavi sürecinde, psikoterapiler (özell
Uçak fobisi (aviophobia), kişinin uçak seyahatine dair ağır dehşet yahut tasa yaşamasıdır. Bu durum, fizikî (hızlı kalp atışı, terleme), duygusal (uçak kazası korkusu, denetim kaybı) ve davranışsal (uçağa binmekten kaçınma) belirtilerle kendini gösterir. Fobinin nedenleri ortasında travmatik tecrübeler, denetim kaybı hissi, bilinçaltı dehşetler ve medyanın tesiri sayılabilir. Tedavi usulleri ortasında bilişsel davranışçı terapi, EMDR terapisi, maruz bırakma teknikleri, nefes idmanları ve bilinçlendirme yer alır. Çok durumlarda ilaç tedavisi de kullanılabilir. Hakikat yollarla, uçak fobisiyle başa çıkmak ve itimatla seyahat etmek mümkündür.
Narsistik kişilik bozukluğu (NKB), kişinin kendisini çok halde değerli görmesi, diğerlerine karşı empati eksikliği ve onaylanma gereksinimiyle karakterize edilen bir kişilik bozukluğudur. Bu bozukluğu olan şahıslar ekseriyetle çok bir kendilik hayranlığı, üstünlük duygusu ve muvaffakiyete dair büyük beklentiler taşır. Toplumsal münasebetlerde empati yoksunluğu ve diğerlerini kullanma eğilimleri görülebilir. Narsistik kişilik bozukluğunun belirtileri ortasında şunlar yer alır: Kendini inanılmaz değerli hissetme, Daima onay ve takdir arayışı, Diğerlerini küçümseme ve kendini onlardan üstün görme, Empati eksikliği, Diğerlerinin hislerini anlamada zorluk, Alakalarda çıkarcı bir yaklaşım, Gerçek dışı muvaffakiyet ve yetenek algısı. Bu durum, kişinin iş ve toplumsal hayatını olumsuz etkileyebilir. Tedavi edilmediği takdirde, kişinin bağlarında ve ruhsal sıhhatinde daha derin meseleler yaşanabilir. Terapiler, bilhassa dinamik psikoterapi ve bilişsel-davranışsal terapiler, bu bozukluğun teda
Sağlıklı bir irtibat, bağlantıların temel taşıdır. Çatışmaların doğal bir süreç olduğunu kabul ederek ve çatışmaları çözmek için kimi usuller kullanarak, daha keyifli ve sağlıklı bağlantılar kurabilirsiniz.
İniş çıkışlarına, bütün aksiliklerine rağmen yaşamaktan vazgeçemiyoruz. Ömürde hasretlerimize tümüyle kavuşamasak ve her şeyden bıksak da yaşamaktan bıkmıyoruz. Gerçek ömür birçok sefer parlaklığını yitirse de bunu vakit zaman hayal gücünün cilasıyla tazelemek gereğini duyuyoruz. İnsanın ömrü bir bakıma onun hayalidir; demez miyiz insan hayal ettiği surece yaşar diye. Hayatı hangi servetle kıyaslayabiliriz? Yalnız kâr ziyana nazaran hayatın hesabını çıkarabilir miyiz? Hayatın bir mantığı olduğundan kelam edebilir miyiz? Aslında o hiçbir hayal gücünün bile öngöremeyeceği zenginliklerle yüklüdür; süreksiz olduğu için de kıymetlidir. Her insan ömrünün kalitesi onun yapıp ettiklerinin bir toplamıdır.
Birinci Çocuk Sonrası Evlilik Alakalarını Güçlendirmek